BİR YEMEK NASIL KAPSAYICI OLABİLİR? PEKİ, BİR YEMEK BİZİ ENTEGRASYONA NE KADAR GÖTÜRÜR?
Bir kültürü tanımanın en kolay ve lezzetli yolu o kültürün mutfağından geçer diyebilir miyiz? Biz Epic migrations olarak bu soruya “evet!” dedik ve bugün İstanbul’da leziz mi leziz falafeller yapan küçük bir dükkanı ziyaret ettik. Sıcacık bir muhabbettin yanı sıra falafel yapmanın püf noktalarını da sizler için derledik.
O halde başlayalım!
Öncelikle adınız nedir?
Adım Muhammed Emir.
Kaç yaşındasınız Muhammed amca?
70 yaşındayım kızım.
Türkiye’ye ne zaman geldiniz?
8 senedir Türkiye’deyim.
Suriye’de iken hangi işi yapıyordunuz?
Orada işlettiğimiz bir lokantam vardı, Halep’te. Orada yaşıyordum zaten, elhamdülillah sevdiğim ve güzel bir işim vardı.
Türkiye’ye gelmeye nasıl karar verdiniz?
Önce orada işlettiğimiz dükkana daha sonra da evimize bomba atıldı. Dükkan tamamen harabeye döndü, evin de kapıları kırıldı. Sonra çalışamadık, evde olmadığımız bir günde de hırsızlar evdeki gazları ve birkaç parça kıyafetlerimizi aldılar. Ne yapalım nasıl yapalım diye düşünürken Türkiye’de çalışan 2 oğlumun ısrarıyla ailecek Türkiye’ye gelmeye karar verdik.
Kaç çocuğunuz var Muhammed amca?
Dört oğlum ve bir kızım var. Bir tane oğlum da şehit oldu.
Geliş sürecinden biraz bahseder misiniz? Ne gibi olaylarla karşılaştınız?
Oğullarım önceden geldiği için çok zorluk yaşamadım. Zaten annem Antepli, adı Neziha. Dedemin lakabı da biber Ali’dir. Astımım olduğu için hava değişimi iyi gelir diye küçük yaşlardan itibaren beni Türkiye’ye getirip götürürlerdi. Hatta 4 yaşında Kilis’te Türkçe konuşmayı öğrenmiştim. O yüzden bizim için kolay oldu elhamdülillah.
Türkiye’de hangi işlerde çalıştınız?
4 yıl bir eczanede tercümanlık yaptım, reçete başına 1 liradan çalışıyordum. Orada çok güzel insanlarla tanıştım. Onlar da bize çok yardımcı oldular.
Burada falafel dükkanı açmaya nasıl karar verdiniz?
Kızım, benim babam bu işi yapmayı 1935 yılında Lübnan’da öğrenmiş. Ben de 14 yaşındayken ondan öğrendim, 55 senedir bu işi yapıyorum. Oğlum da, dükkanı o işletiyor şuan, 13 yaşından beri bu işi yapıyor. 20 sene oldu galiba. Falafel, fette, humus, full, tebbel bunları yapıyoruz. Burada da devam ettirmek istedik.
Bu işin zorlukları nelerdir, ne gibi zorluklar yaşıyorsunuz?
Hiç zorluğu yok. İşini severek ve güzelce yaparsan hiç zorluk yaşamazsın. Biz yıllardır yaptığımız için zorlanmıyoruz. Sadece kalbimde damar tıkanıklığı olduğu için çiçek yağından çok rahatsız oluyorum ama elhamdülillah oğlum hallediyor birkaç aydır. Bir de fiyatları uygun tutmaya çalışıyoruz ama zamlar bizi çok zorluyor.
Vergi ödüyor musunuz?
Evet, ödüyoruz tabi ki.
İnsanların size karşı tutumu nasıl peki, ırkçılığa maruz kalıyor musunuz?
Hayır, buranın insanlarını çok seviyorum ve çok iyi anlaşıyorum. Onların çok iyiliğini gördük, özellikle eczanesinde çalıştığım Ahmet Furkan oğlum bize çok iyilik etti. Yine orada çalışan kızlarımı çok seviyorum, onlar da bizi seviyorlar. Gördüklerinde selam veriyorlar. Ben hepsinden razıyım.
Peki Muhammed amca yıllarca falafel yapan biri olarak bizimle falafel yapmanın püf noktalarını paylaşır mısın, senin falafellerin neden bu kadar lezzetli?
Öncelikle nohutu ıslatıyoruz daha sonra 8 saat ılık suda bekletiyoruz. Ondan sonra köfte makinesiden geçiriyoruz, soğan, sarımsak ve baharatları ekleyip karıştırıyoruz. Daha sonra kavurup karbonat soda ekliyoruz ki falafeller kabarsın. En son bir kalıbın içerisine sokup yağda pişiriyoruz ve ikram ediyoruz. Falafelleri hemen hemen herkes bu şekilde yapar, ekseriyeti de çok lezzetlidir.
Peki Muhammed amca teşekkür ederiz röportajımızı kabul ettiğin için.
Rica ederim kızım her zaman beklerim.
Röportajımız boyunca büyük bir heyecanla ve gözleri parlayarak paylaştı falafel tarifini Muhammed amca. Bizler “öteki” sandıklarımızın o kadar da “ötede” olmadığını ve insanlar arasındaki bağları güçlendirmenin sandığımızdan kolay olduğunu bu vesileyle tekrardan hatırlamış olduk. Mutfaklar, farklı kültürlerin, hikayelerin kapılarını açar, ve bizler, biliyor ve inanıyoruz ki bu lezzetli yolculuğun sonu gelmeyecek. Farklı şehirler, farklı kültürler olsa da bizi bağlayan yegane şeyin gastronomi, kültür, gelenek olduğunu biliyoruz. Bizler tüm kültürleri içimizde barındırıyoruz aslında. Bu kültürleri, bu renkleri ve bu farklılıkları kabul ettiğimiz sürece her şey bizler için çok daha kolay olacak.
Siz de, yeni tatlar keşfetmek ve farklı hikayeleri birinci ağızdan dinlemek isterseniz Sultanbeyli’ye yolunuz düştüğünde Muhammed amcadan falafel almayı unutmayın.
Yazar : Aslıhan Dağlar