Sümeyye Çayır Özdoğan
1950 yılında Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği (BMMYK), mültecilerin sorunlarını dünya çapında çözmek, yönetmek ve mülteci haklarını korumak için görevlendirildikten sonra II. Dünya Savaşı’nın bitiminde mültecilerin statüsüne dair 1951 Cenevre Sözleşmesi imzalanmış fakat günümüzün karmaşık kitlesel mülteci hareketine çözümler sağlayamamıştır. Günümüzde mültecilerin sayısı dünya çapında giderek artmakta ve çatışmaların süresi uzadıkça kamplar yetersiz hale gelmektedir1. Kitlesel göç, ulusal güvenlik için bir tehdit olarak algılandığından ülkeler sınırlarını kapatmış ve bir mültecinin yeniden yerleştirilme şansı düşük bir ihtimal haline gelmiştir. Bu durumun, yabancı düşmanlığını tetikleyen politikaların uygulanmasını ve göç alan toplumun bireyleri tarafından göçmenlere yönelik şiddetin yükselişine sebep olduğu görülmüştür.
Sosyal Entegrasyon/Uyum
Entegrasyon kavramı sosyolojik bağlamı nedeniyle kavramsal olarak çeşitlilik göstermektedir. 49 ayrı tanımı bulunan entegrasyonun göç ve mülteci entegrasyonu için genel kabul edilen tek bir tanımı ya da teorisi bulunmamakla birlikte en genel anlamıyla göçmenler ve ev sahibi toplum arasındaki interaktif bir süreç olduğu söylenebilir. Uyum süreci hukuki, ekonomik ve sosyal ölçüt olmak üzere üç ölçütü içermektedir. Sosyal uyum, göçmenin ayrımcılık korkusu yaşamadan, içinde yaşadığı ülke ile sosyal, kültürel bağlar kurması, kendini ifade ederek mevcut kültürel ve sosyal yapıya katkıda bulunmasıdır. Sosyo-kültürel uyum günlük yaşamda karşılaşılan zorluklar ile ilişkilendirilerek ölçülmektedir. Göçmenlerin yaşadığı uyum sorunları, göç ettikleri yerde karşılaştıkları ekonomik, sosyal, kültürel ve psikolojik sorunlar ve bu durumlarla baş etme stratejilerini ve göç ettiği ülkenin bu sorunlara karşılık uyguladığı politikaları içeren bir süreç olarak tanımlanmaktadır.
Türkiye’nin Entegrasyon Politikaları
Türkiye hukukunda entegrasyon kelimesi yerine uyum kelimesi kullanılmaktadır ve kanunun 96. maddesinde uluslararası korumadan faydalananlar ile göç ettikleri toplum arasındaki faaliyetler olarak tanımlanmaktadır. Uyum sürecinde mülteci/göçmen gruplar göç ettikleri topluma uyum sağlamak için ikincil bir sosyalleşme sürecinden geçmek zorundadır. Bu sebeple göçmenler için uyum programları hazırlanmaktadır. Türkiye, tarihi boyunca birçok göç ve sığınma hareketine şahit olmuştur. Son yıllarda aldığı göç, verdiği göçü geçen Türkiye, mültecilere en başından beri açık kapı politikası uygulamaktadır. UNHCR 2014 raporuna göre Türkiye, tarihinde ilk kez en fazla mülteciye ev sahipliği yapan ülke konumuna gelmiştir. Bu durum bazı sorunları da beraberinde getirmiştir. Bunlardan ilki hukuki statüleridir. 1951 tarihli Mültecilerin Hukuki Durumuna Dair Cenevre Sözleşmesi’ne göre Türkiye sadece Avrupa kıtasından gelen kişileri mülteci olarak kabul etmekte ve Suriyeli sığınmacıları mülteci olarak kabul etmemektedir. Oysa ki Suriyelileri misafir olarak görmek mümkün değildi ve böylece 6458 sayılı Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu çıkarıldı. Bu Kanun uyarınca Suriyeli sığınmacılar mülteci kabul edilmemekte, ancak “geçici koruma altındaki kimseler” olarak tanımlanmaktadır. 6458 sayılı Kanunun sağlıklı yürütülmesi için Geçici Koruma Yönetmeliği çıkarılmış ve geçici koruma altındaki Suriyelilere barınma, ikametgâh, eğitim, sağlık ve çalışma hakları hakkında düzenlemeler yapılmıştır. Türkiye’de 2011 yılına kadar ne bir göç idaresi ne de göç kanunu vardı. Artan göç ile birlikte 6458 sayılı Kanunla Göç İdaresi Genel Müdürlüğü kurulmuştur. ‘Yabancıların toplumla olan karşılıklı uyumlarına ilişkin iş ve işlemleri yürütme’ görevi de aynı kanunla Uyum ve İletişim Daire Başkanlığı’na verilmiştir. Tüm bu olumlu sayılabilecek adımlara karşın yerel yönetimler uyum sürecinde yeterince etkin bir rol almamıştır. AFAD, 09.10.2015 tarihinde çıkardığı ek bir genelgeyle Türkiye’nin 81 kentinde Suriye uyrukluların sağlık hizmetlerine erişiminin sağlanması için talimat vermiştir. Büyük bir kısmı işsiz olan sığınmacılar, Geçici Koruma Sağlanan Yabancıların Çalışma İzinlerine Dair Yönetmelik kapsamında geçici korumaya alındıktan 6 ay sonra çalışma izni için başvuru yapabilecektir. Bu adımlar göçmenlerin uyum sorununu çözmeye yönelik atılmış pozitif adımlardır.
Uyum sorunu açısından belki de en önemli konu toplumun göç eden kişilere bakış açısıdır. Farklı kültürlerden gelen göçmenlerin denetimsiz şekilde kentlere dağıtılması ile ev sahibi toplumun vatandaşları güvensiz bir ortam yaratıldığından şikâyet etmektedir. Bu tür sorunları aşmak için kamu kurumları, sivil toplum kuruluşları ve medya arasında etkili bir iş birliği yapılmalı ve ortak bir çözüm geliştirilmelidir.
Sonuç
Uyum ve toplumsal kabul genellikle birlikte ele alınan kavramlar olmasına karşın gelenlerin uyumu ve geldikleri toplumun kabulü geçici koruma altındaki Suriyeliler örneğinde farklı bir boyut kazanmaktadır. Suriyeli sığınmacıların “mülteci” olarak kabul edilmesi doğru olacaktır. Mülteci olmanın bir insan hakkı olduğu unutulmamalıdır. Suriyeli sığınmacıların kamu hizmetlerinden yararlanmaları için Arapça ve Kürtçe bilen kimseler işe alınmalıdır. Suriyelilerin Türkiye’ye uyum sağlaması için Türkçeyi öğrenmeleri sağlanmalıdır. Sığınmacıların Türkçe bilmeden, Türk toplumu ile kaynaşmaları mümkün görünmemektedir. Sosyal medyada tanıtıcı ve kaynaştırıcı programlara yer verilmeli ve medya aracılığıyla toplum doğru bir biçimde bilgilendirilmelidir.
Hedeflenen uyumun sağlanması için öncelikle göç eden kişilerin kendi kendine yetebilmesi gerekmektedir. Göçmenlere yönelik yerel ya da ulusal boyutta faaliyet gösteren STK’ların çalışmaları politika eksikliğinin açığını kapatamamaktadır. Bu gereksinim ancak kamusal düzenlemeler ve kapsamlı ve uzun vadeli bir entegrasyon politikasının hazırlanması yoluyla karşılanabilir.
1 Bu yazıda mülteci’ kelimesi hukuki olarak değil sosyolojik olarak kullanılmış ve kendi ülkesinde yurtdışında sığınma talebinde bulunan ve uluslararası korumaya ihtiyaç duyan zorunlu göçmenleri ifade etmektedir.
Kaynakça
Duman, D. (2019), Türkiye’de Göçmenlere Yönelik Entegrasyon Politikalarının Eksikliğinin Değerlendirilmesi, Ekonomi ve Yönetim Araştırmaları Dergisi / Cilt:8
Geyik Yıldırım S. (2021), Suriyeli Kent Mültecilerinin Sosyal Entegrasyonu Üzerine Nitel Bir Çalışma, Kafkas Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi, Cilt:12
Güler, H. (2020), Göç ve Entegrasyon: Türkiye’de ‘uyum’ Ama Nasıl?, Kafkas Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi, Cilt:11
Karasu, M.A. (2017), Uluslararası Göç ve Mülteci Sorunun Çözümünde Kamu Yönetiminin Rolü, (Ed.) Yatkın, A., Uluslararası 11. Kamu Yönetimi Sempozyumu Bildiri Kitabı
Özgüler Canbey, V. (2018), Göç ve Uyum Politikaları, GSI JOURNALS SERIE B: ADVANCEMENTS IN BUSINESS AND ECONOMICS Cilt: 1
Şimşek, D. (2019), Türkiye’de Suriyeli Mülteci Entegrasyonu: Zorlukları ve Olanakları, Ekonomi, Politika & Finans Araştırmaları Dergisi, 4(2).