
Mülteciler Derneği’nin son bildirisine göre, ülkemizde 2 milyon 621 bin 884’ü 0-18 yaş aralığında olmak üzere, toplamda 3 milyon 701 bin 584 Suriyeli mülteci bulunmaktadır. Ancak eğitim çağındaki 400 binden fazla çocuk örgün eğitimden yararlanamamaktadır. Bunun nedenleri arasında; sosyo-ekonomik sebepler, çocukların ekonomik kaygılar nedeniyle okul yerine işe gönderilmeleri, ailelerin eğitim haklarını nasıl talep edeceklerini bilememeleri gibi faktörler yer almaktadır. Nitekim Şimşek’in bir çalışmasında Suriyeli bir veli, Suriyeli çocukların büyük bir kısmının eğitime devam edemediğini, bir şekilde başlayanların ise geçim sıkıntısı nedeniyle eğitimlerini yarıda bıraktığını dile getirmiştir.
Bununla beraber öğrencilerin, sosyo-ekonomik durumların yanında, etnik köken ve dil farklılığı yüzünden akr
an zorbalığına ve ayrımcılığa maruz kaldığını da belirtmekte fayda vardır. Arkadaşları tarafından alay konusu edilen ve öğretmenleri tarafından yeterince dinlenmeyen çocuklar, okuldan uzaklaşıp eğitimlerini yarıda bırakabilmektedir. Şimşek’in aynı çalışmasınd
a başka bir veli, çocukların okulda ayrımcılığa maruz kaldığını, en arka sıralarda oturtulduğunu ve arkadaşları tarafından alay konusu edilerek dışlandığını belirtmiştir. Aynı çocuklar aslında çok iyi Türkçe bilmelerine rağmen konuşmaktan çekindiklerini ve okula gitmek istemediklerini de bildirmiştir. Yine durumun sınıf öğretmenlerine bildirildiği halde yeterince dikkate alınmadığı da veli ve öğrencilerin dile getirdiği bir başka durumdur.
Göç sırasında yeterince travmatize olan çocuk ve velilerin bir de ırkçılık, ötekileştirme ve kültürel farklılıkların getirmiş olduğu zorluklar ile tekrardan örselenmesinin önüne geçmek için çözüm olabileceğini düşündüğüm bir takım yaklaşımları paylaşmakta yarar görüyorum:
- Ekonomik sıkıntılar sebebiyle eğitime devam edemeyen öğrenciler tespit edilip maddi açıdan desteklenebilir.
- Öğrencilere yalnız Türkçe değil, özellikle yoğun yaşadıkları bölgelerde, Arapça ders alma imkanı sunulabilir.
- Veliler çocuklarını hangi okullara, hangi aşamalar ile kaydedecekleri hakkında daha açık bir şekilde bilgilendirilebilir.
- Çok kültürlü ve çok dilli eğitim modelinin okullarımızda uygulanabilmesi için daha somut adımlar atılabilir.
- Örneğin “Ortadoğu’ya Giriş- Ortadoğu’yu Tanıma” dersleri ile öğrencilerin yaşadıkları coğrafyadaki milletleri daha iyi tanımaları sağlanabilir. Hali hazırda verilen sosyal bilgiler, coğrafya ve tarih derslerinde bu konular kısaca anlatılmakta ve üzerinde yeterince durulmamaktadır. Oysa yaşadığı coğrafyadaki milletleri ve kültürleri tanıyan öğrenciler farklılıklara daha kolay adapte olabilir.
- Çok kültürlü eğitim verebilecek donanımda öğretmenler yetiştirilebilir.
- Toplum ve öğrenciler “öteki” gördükleri toplum hakkında bilgilendirilmeli ve hoşgörü kazandırılmalıdır. Bunun için sanat, sinema ve edebiyattan yararlanılabilir.
- Sosyal medyadaki bilgi kirliliği ve mültecileri hedef alan ayrımcı söylemler ile mücadele edilebilir.
- Öğrencilere ve ailelerine psikoterapi hizmeti verilebilir ve psikolojik dayanıklılıkları arttırılabilir.
Kaynakça:
Mülteciler Derneği.(2021). “Türkiyedeki Suriyeli Sayısı Ağustos 2021”,Erişim Tarihi: 15 Eylül, 2021. https://multeciler.org.tr/turkiyedeki-suriyeli-sayisi/
Şimşek, D.(2019). “Türkiye’deki Suriyeli Çocukların Eğitime Erişimi:Engeller ve Öneriler”, Eğitim Bilim Toplum Dergisi, 17, ss.10-32.
Tüzün,I.(2017). “Türkiye’de Mülteci Çocukların Eğitim Hakkını ve Karşılıklı Uyumu Destekleyen Yaklaşımlar,Politikalar.” European Liberal Forum.